Adana Yakınlarındaki Yenice Tren İstasyonunun Tarihi Önemi

İkinci Dünya Savaşı sürerken 1943’te dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, İngiltere Başbakanı Winston Churchill ile Adana yakınlarındaki Yenice tren istasyonunda bir vagonda görüşmüştü. Adana Görüşmeleri olarak anılan bu iki günlük temasın bugün 74. yıl dönümü. Churchill bu görüşmede savaşın dışında kalan Türkiye’nin olası bir Alman saldırısında takınacağı tutumu yüz yüze görüşerek ele almıştı.

Adana Görüşmesi (Adana Mülakatı, Yenice Görüşmesi veya Yenice Mülakatı), 30-31 Ocak 1943 tarihlerinde, Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Birleşik Krallık Başbakanı Winston Churchill’in gerçekleştirdiği iki taraflı toplantıdır.

Toplantı günümüzde Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı Yenice’de, Yenice Tren istasyonundaki bir tren vagonunda gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle de Yenice Mülakatı, Yenice Görüşmesi gibi adlarla da anılmıştır. Türk ve İngiliz diplomatlar ve resmi yetkililerin görüşmelerinde Türk tarafı Ankara’da görüşülmesini, İngiliz tarafı ise Kıbrıs’ta görüşülmesini teklif etmişti. Nihayetinde görüşmenin Mersin-Adana güzergahındaki bu istasyonda mülakatı gerçekleştirmeyi kararlaştırmışlardır. Hilmi Uran anılarında bu mevkiyi şöyle tarif etmiştir: “Sonraları bu görüşme Adana Mülakatı diye anılır oldu. Fakat hakikatte iki devlet adamının telâkisi Adana’da değil, Yenice istasyonunda ve vagon içinde olmuştu. Yenice, Tarsus’a bağlı küçük bir Nusayri köyüdür ve Adana’ya yirmi üç kilometre mesafededir. Konya istikametinden gelen trenler burada, Adana ve Mersin cihetine gitmek üzere, ikiye ayrılır. İstasyon, yüksek okaliptus ağaçlarının gölgelendirdiği şirin bir yerdir.

1943 yılı Ocak ayında Kazablanka’da Kazablanka Konferansı’nı gerçekleştiren Amerika Birleşik Devletleri başkanı Franklin D. Roosevelt ve Birleşik Krallık Başbakanı Winston Churchill, Nazi Almanyası’na karşı Baklanlardan bir cephe açmayı tasarlamışlardır. Kazablanka Konferansı’nın hemen ertesinde Adana’ya gelen Churchill, bu tasarı hakkında İsmet İnönü’yle görüşmüştür. Görüşmede İngiliz tarafının amaçladığı Türkiye’yi, Mihver Devletlerine karşı Müttefik Devletlerle birlikte İkinci Dünya Savaşı’na girmesi için ikna etmekti. Türk tarafı ise bu isteklere Sovyetler Birliği’ne ve savaş sonrası Avrupasındaki artan nüfuzuna ve gücüne yönelik kaygılarını belirterek karşılık vermiştir. Ayrıca Türk Ordusu’nun Mihver Devletlerine karşı savaşa girmesi isteniyorsa, malzeme ve teçhizat eksikliğinin giderilmesi ve takviye edilmesi gerekliliği öne sürülmüştür. Churchill’in bunlara yanıtı ise, Sovyetler konusunda endişeleri azaltıcı telkinler ve teçhizat tedariği için de Amerikan ve İngiliz yardımı vaatleri olmuştur.

Türk tarafının öne sürdüğü gerekçeler ve kaygılarla savaşa girme ısrarının üstesinden geldiği, Türkiye’nin savaşa girişini ötelediği bir netice ortaya çıkmıştır. Ayrıca Türkiye, bu görüşmede öne sürdüğü kaygılarını gidermeleri adına batıdan askeri malzeme yardımı sözü de almıştır. Öte yandan Sovyetler Birliği’nin 1943’teki Moskova Konferansında şiddetli biçimde gündeme getirdiği üzere, Türkiye’nin müttefik kuvvetlerden yana açıkça tavır almadığı ve savaşa girmekten kaçındığı eleştirilerine neden olmuştur.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*