
Son yıllarda dünya genelinde popülerlik kazanan tiny house akımı, minimal yaşam tarzını benimseyenler arasında tercih edilen bir konsept haline gelmiştir. Tiny house’lar, genellikle 9 ila 37 metrekare arasında değişen küçük boyutlarıyla dikkat çekmektedir. Bu evler, yaşam alanını en iyi şekilde kullanmayı ve maliyetleri düşürmeyi hedefleyen pratik tasarımlara sahiptir. Ayrıca, sabit temel üzerine inşa edilebileceği gibi taşınabilir özellikleriyle de öne çıkmaktadır.
1970’li yıllarda Amerika’da başlayan tiny house akımı, tüketim alışkanlıklarına karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Ekonomik zorluklarla mücadele eden bireylerin tercih ettiği bu akım, minimal yaşamı destekleyerek çevreye duyarlı bir yaşam biçimini savunmaktadır. Doğaya yakınlaşmayı teşvik eden tiny house’lar, sürdürülebilir yaşamı destekleyen bir seçenek olarak ön plana çıkmaktadır.
Edirne Valisi Yunus Sezer, kıymetli tarım arazilerini koruma amacıyla tiny house ve kaçak yapılaşmaya izin verilmeyeceğini duyurmuştur. Bu karar, bölge halkı arasında tartışmalara yol açmış olsa da benzer yasaklar başka illerde de uygulanmaktadır. Tiny house’ların yaygınlaşmasıyla birlikte bu tarz konutların planlı ve çevreye duyarlı bir şekilde inşa edilmesi konusunda gerekli adımların atılması önem arz etmektedir.