Merhamet Eden Merhamet Bulur

Muhterem Müslümanlar!

Merhamet Eden Merhamet Bulur

Peygamber Efendimiz (s.a.s), çocuklara karşı gösterdiği derin sevgiyle tanınırdı. Bir gün, sahabesiyle birlikte otururken, torunu Hz. Hasan yanına geldi. Sevgili Peygamberimiz, onu hemen kucakladı, bağrına bastı ve öptü. Bu manzarayı gören bir kişi, “Benim on tane çocuğum var, ben onlardan hiç birini öpmedim.” dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s) şu hadisi ile cevap verdi: مَنْ لاَ يَرْحَمُ لاَ يُرْحَمُ “Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.”

Merhamet Eden Merhamet Bulur

Aziz Müminler!

Yüce Allah, insanın fıtratına yerleştirdiği en önemli duygulardan biri olan merhameti vermiştir. Merhamet; Cenâb-ı Hakk’ın Rahmân ve Rahîm sıfatlarının gönüllerdeki tecrübe edilişidir. Merhamet, sıradan bir acıma hissi olmaktan öte; yaralı gönüllere merhem olmak, mahzun yüreklere dokunmak demektir. Merhamet; “Bana ne!” duyarsızlığının aksine, “Bana düşen ne?” sorusunu sormaktır. Merhamet, sadece insanların maddi sıkıntılarını gidermekle kalmaz; aynı zamanda ilim ve hikmetle akılları aydınlatmak, şefkat ve muhabbetle kalpleri doldurmaktır. Merhamet, yalnızca kötülüğe karşı durmak değil, iyilikle insanları buluşturmak ve tüm umutları yeşertmektir.

Merhamet Eden Merhamet Bulur

Kıymetli Müslümanlar!

Merhamet Eden Merhamet Bulur

Mümin, kendisine, ailesine, çevresine ve tüm varlıklara merhametle yaklaşmalıdır. Allah Resûlü (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: اِرْحَمُوا مَنْ فِى الأَرْضِ يَرْحَمْكُمْ مَنْ فِى السَّمَاءِ “Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.” Ancak, ne acıdır ki günümüzde şiddet ve merhametsizlik her yanımızı sarmış durumda. Nice insan, kin, nefret ve öfke ile dolmuş, merhamet duygusunu kaybetmiştir. Bu sebeple her geçen gün toplumda birçok yuva dağılmakta, basit nedenlerle nice canlar hayattan koparılmaktadır. Oysaki inananlar, sabrı ve takvayı kuşanarak, iman ve güzel ahlakla bezenmiş bir yaşam sürdüklerinde toplumda merhameti hâkim kılabilirler. Rabbimizin af ve mağfiretine sığınarak, günahlarına bir daha dönmemek üzere tövbe edenler, ilâhî rahmete ulaşacaklardır.

Değerli Müminler!

Merhamet Eden Merhamet Bulur

Bizler, rahmet elçisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in ümmetiyiz ve merhameti kendisine rehber edinen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bize düşen; anne babamıza “Öf!” bile dememek, onların üzerine rahmet kanatlarımızı germektir. Eşimize sevgi ve muhabbetle, çocuklarımıza ilgi ve şefkatle yaklaşmak, akraba ve komşularımızla iyi ilişkiler kurmak, güven ve huzurun teminatı olmaktır. Mesleğimiz ve işimiz gereği hizmet sunduğumuz veya hizmet aldığımız herkese saygı ve nezaketle davranmak, birbirimize yardımcı olmaya gayret göstermektir. Kin ve nefreti kalbimizden söküp atmak, gönüllerimizi ilâhî rahmet ve nebevî merhametle donatmaktır. Kardeşliğimizi merhametle güçlendirmek, birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirmektir. Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinin geniş olmasına umut bağlayarak haramlara yeltenmemek, kul ve kamu hakkını ihlal etmemektir. Yüce Rabbimizin şu ayetlerini asla unutmamalıyız: نَبِّئْ عِبَاد۪ٓي اَنّ۪ٓي اَنَا الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ “Resûlüm! Kullarıma, benim, çok bağışlayan ve çok esirgeyen olduğumu haber ver.” ve وَاَنَّ عَذَاب۪ي هُوَ الْعَذَابُ الْاَل۪يمُ “Azabımın da çok elem verici olduğunu bildir.”

Merhamet Eden Merhamet Bulur

Hutbemi, Kur’an-ı Kerim’de yer alan şu dua ile sonlandırıyorum: “…Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin.”