Bursa’nın Simgesi Olan Teleferik,Kültürler Arası Bir Köprü

bölüm 1

-kültürler arası teleferik hattı-

türkiye’den almanya’ya işçi göçlerinin yaşandığı bir dönemde almanya’dan türkiye’ye gelen bir mühendis, sadece teleferiği değil dostlukları da inşa etmiş zamanında. bize kendi gözünden bir ayna da tutmuştur.

hayat farklı bölgelerde yaşayan insanlar için başka başka yaşanmışlıklar getirmiş ve bunun doğal bir sonucu olarak da her toplumun kendine özgü bir kültürel mirası ve hafızası oluşmuştur. bütün bu farklı birikimlerin ortak paydası insan olduğu için de temel insani duygular ve kavramlar çerçevesinde büyük ölçüde kesişirler.

farklılık dediğimiz şey genelde çatışmaları da beraberinde getirir. ancak benzerlikler ve temelden gelen ortak bağlar üzerine kurulu ilişkiler sayesinde çatışmadan uzak durulabileceğine inanıyorum. malesef tüm farklılıklardan çok çok daha büyük ortak paydamız olan benzerlikler üzerine kurulu bir hayat anlayışına sahip kişilerin sayısı çok sınırlı kalmıştır.

gerçek anlamda aynaya bakıp kendine çeki düzen veren ve aslında diğerlerinden farksız olduğunun bilincine varabilmiş kişilerden bir tanesi de bursa’da yaşamış ve ölmüş olan alman amca yani hubert sondermann’dır.

bölüm 2

hubert sondermann kimdir?

hubert sondermann, 1902 yılında alman bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. çocukluk yıllarında ailesiyle birlikte isviçre’ye göç etmiş ve isviçre vatandaşı olarak büyümüştür. makine mühendisliği eğitimi almış ve başarılı bir makine mühendisi olarak bir firmanın iş ortağı olmuştur. 1957 yılında bursa uludağ teleferik işletmesinin inşaat ihalesini kazanacak olan von roll adlı şirkette çalışmıştır.

zaman içerisinde bursa’nın önemli bir simgesi haline gelecek olan teleferik inşaatında mühendis olarak çalışmak üzere bursa’ya gelmiştir. gelişindeki amaç her ne kadar ticari olsa da aslında uludağ ile şehir merkezi arasındaki teleferik hattının bir benzerini türk ve alman kültürleri arasında da kurmayı başaracaktır. aynı zamanda doğasever bir insan olarak bursa’daki teleferik hattının açılışında:

-bir teleferik kazandınız ama bir dağı kaybettiniz. demiştir.

özetle “yaptığı işler kişinin aynasıdır…” söyleminin yaşamış bir örneğidir.

bölüm 3

bursa ile sondermann’ın ilk randevusu

tesislerin yapımına elektrik işletmesi bünyesinde 1955 yılında başlanmış. teleferik ve telesiyej işletmesi ile ilgili görev, belediye meclisinin 15.06.1957 tarih ve 289 sayılı kararı ile elektrik işletmesi müdürlüğü’ne verilmiştir. tesislerin yapım işi 1958 yılında isviçreli von roll firmasına 27 milyon liraya ihale edilmiştir. sondermann, bursa’ya 1958′in ilk aylarında geldiğinde kendisine bir çalışma ekibi kurarak hemen çalışmalarına başlamıştır:

sarp yamaçları, dereleri ve tüm doğal engelleri aşarak uludağ’ın zirvesine teleferik hattını ulaştırmak onun için zor olmuştur çünkü geldiği dönemde, kısıtlı teknik ve ekonomik şartlarla boğuşmak zorunda kalmıştır.

malzemeleri taşımak için genellikle merkep, katır ve atlar kullanılmıştır. uludağ’ın yamaçlarından zirvesine giden teleferik hattının her aşaması için büyük bir emek verilmiştir. öyle ki çalışmalara hava koşulları ve mevsim ne olursa olsun devam edilmiştir. bu kesintisiz devam eden çalışmalar sırasında işçilerin ve sondermann’ın kumanyaları gecikmiş ve çoğu zaman aç kalındığı da olmuştur. bu tip açlık durumlarında işçiler ve sondermann, etraflarında yenilebilecek ne varsa bunları paylaşıp yemekten çekinmemişlerdir.

sonderman’ın işçiler arasında da dedikodu konusu olan özelliği: her daim yanında bir ayna taşıması ve her daim üstüne başını düzeltmesi olmuştur.

rivayete göre bir gün işçilerden birisi sorar:

– alman amca, seni bu yamaçlarda kim görecek ki sürekli aynaya bakıp elbiseni düzeltiyorsun?

o da şöyle cevap verir:

– kişinin en iyi denetçisi ve ilk saygı duyması gereken kişi kendisidir.

sonrasında da devam etmiş:

– kişinin esas aynası etrafındaki kişilerdir. aslında ben size baktığımda kendimi görüyorum siz de bana baktığınızda kendinizi görüyorsunuz. sizler temiz kalpli insanlarsınız ve size kalbiniz gibi temiz görünen adamlarla çalışmak yakışır. ne yapıyorsam sizin dostluğunuzu, temizliğinizi ve misafirperverliğinizi hak etmek için yapıyorum dostlarım.

bunu duyan işçiler nasıl bir adamın emrinde çalıştıklarını daha iyi anlarlar.

bölüm 4

teleferik ve telesiyej işletmesinin kuruluşu ve işletmeye açılışı

teleferik hattının taşıyıcı sistemi olan demir direklerin yerine konulması, istasyonların kurulması ve yüzlerce metre uzunluğundaki demir halatların çekilmesi sırasında çok büyük zorluklar yaşanmıştır. türkiye’nin ilk teleferiği, bütün bu azim ve fedakârlık dolu çalışmaların neticesinde 29 ekim 1963′de hizmete başlamıştır.

böylelikle mitolojik hikâyelere bile esin kaynağı olan uludağ’ın zirvesi artık ulaşılabilir hale gelmiştir.

sonderman amca iş bitiminde yine etrafındaki işçileriyle konuşmasında şöyle demiştir:

– kişilerin başardıkları başarabileceklerinin aynası niteliğindedir.

bizlere geçmişten gönderdiği önemli mesajlardan birisi de:

-bir teleferik kazandınız ama bir dağı kaybettiniz. şeklindedir.

teleferik, 1968 yılına kadar elektrik işletmesi bünyesinde hizmet vermiş, 1969 yılında müstakil bütçeli bir işletme halini almıştır. bursa’da inşa edilen teleferik hattı, türkiye’nin ilk teleferik hattı olması özelliği taşımasının yanı sıra türkiye’de bulunan tek teleferik hattı değildir. bursa’daki inşaatı takip eden yıllarda istanbul, ankara ve izmir gibi diğer büyük şehirlere de çeşitli amaçlar doğrultusunda teleferik hatları kurulmuştur. türkiye’deki mevcut teleferik hatlarından en uzunu bursa’dakidir. öyle ki bu hat üç bin metre uzunluğunda olup, toplam yirmi sekiz direk üzerine oturtulmuştur. bu hat üzerinde yapılan bir yolculuk yaklaşık yirmi dakika sürmekle birlikte 40′ar kişilik kabinleriyle türkiye’nin en büyük kapasiteli teleferiğidir.

bölüm 5

sondermann’ın bursa aşkı

sondermann, bursa’ya geldiği ilk yıllarda altıparmak’ta yaşamıştır. altıparmak, o dönemde bursa’nın en gözde caddesidir. yaşadığı yerden iş sahasına ulaşımda, o günlerde bursa’da çok az bulunan “ford” marka otomobilini kullanmıştır.

sondermann arkadaşlarından da öğrendiğimiz kadarıyla kendisi camilerden yükselen ezan sesini çok sevmiş, bazı sabahlar minarelerin dibine oturarak ezan seslerini kaydetmiştir. bir süre sonra çalışma yerine daha yakın olan ve sevdiği ezan sesini net bir şekilde duyabildiği, yeşil camii ile yeşil türbe’yi gören bir eve taşınmıştır. kısa sürede, mahalleliyle ve çalışanlarla sıcak dostluklar kurmuş, bütün sohbetlerin, cemiyetlerin ve davetlerin vazgeçilmez ismi haline gelmiştir.

çalışanlarıyla etkili iletişim kurabilmek için türkçeyi öğrenmek istemiş ve bunu da kısa sürede başarmıştır. böylelikle hem büyük aşkı olan bursa ile ilgili bilgilere daha rahat ulaşabilmiş hem de isteklerini daha rahat ifade edebilmiştir. türk insanının paylaşımcı oluşu onun çok hoşuna gitmiş, kendisi de etrafındakilerle pek çok şeyi paylaşmıştır. sabah işe giderken mahallenin çocuklarını arabasıyla okullarına bırakmış, aracını her kullandığında kendisine çocuk ya da yetişkin bir yol arkadaşı bulmuştur.

sondermann, türklerin sadece paylaşımcı ruhunu değil nesiller boyu süregelen tüm değerlerini merak etmiş, öğrenmiş ve neredeyse tamamını benimsemiştir. onun gerek türk insanına gerekse türk değerlerine olan ilgi, alaka ve saygısı etrafındakilerden çok takdir görmüştür. öyle ki artık herkes ona türkçe olarak “alman amca” ya da “alman emmi” diye seslenmeye başlamıştır. o artık sondermann değil bizden birisi olmayı başarmıştır.

alman amca’nın kimi zaman memleketine gidip gelmesi gerekiyordu. bu yolculuklarında – her büyük aşkta olduğu gibi – büyük aşkı bursa’dan uzun süre ayrı kalamayıp birkaç gün içinde geri dönüyordu. alman amca etrafındakilerle sıcak bağlar kurarken işler de bir yandan hızla ilerlemekteydi. nihayetinde yürütmekte olduğu teleferik işletmesi projesi sona erdi ve bu durum alman amca’nın bursa’dan ayrılması anlamı taşıyordu. ancak bu ayrılık oteller bölgesinde oluşturulan kayak merkezindeki telesiyej projesi ve her otelin onunla çalışmak istemesi sayesinde engellenmiş oldu.

herkesin onunla çalışmak istemesinin ve saygı duymasının pek çok nedeni vardı. bu sebeplerden en başta geleni iş konusunda son derece disiplinli ve titiz olmasıydı. öyle ki her seferinde tam saatinde iş başı yapar, ara vermeden çalışır ve iş bitiminde çalışma sırasında kullandığı tüm aletlerini temizleyip yerli yerine koyardı. bunun dışında bildiklerini başkalarına öğretmeyi seven, herkesin evine rahatça girip çıkabildiği, evinde tevrat, incil ve kur’an-ı kerim bulundurup bunları inceleyen bir insandı. yaşadığı şehirdeki insanların çoğunun inanışı dolayısıyla islamiyeti ciddi anlamda araştırmıştı. bunun dışında her fırsatta başta konya olmak üzere büyük şehirlerin çoğunu dolaşmıştır.

alman amca, teleferik projesinden sonra da kalıcı işlere imza atmak istemiştir. bunun için dönemin yetkilileriyle görüşmüş, bursa’ya fabrika kurmak istediğini bildirmiştir. ancak bu isteği onaylanmamıştır. belki ikna olurlar umuduyla bu konuyla ilgili girişimlerini bir süreliğine daha sürdürmüş fakat istediği yanıtı asla alamamıştır. bu duruma çok üzülen alman amca, konuyla ilgili düşüncelerini arkadaşlarına:

– fabrika açmama izin vermediler. ama allah bana bu memlekette iki metre yer nasip eder inşallah… diyerek dile getirmiştir.

bu temennisinde de belirttiği gibi emir sultan mezarlığı’na gömülmeyi vasiyet etmiştir. alman amca’nın bu vasiyeti arkadaşlarını bir hayli şaşırtmıştır.

sondermann yaz aylarını aynı zamanda danışmanlığını yaptığı bir otelde geçiriyordu. 1976 yılının yaz aylarında kaldığı otelde hayata gözlerini kapamış, emir sultan mezarlığı’nın incirli tarafına defnedilmiştir.

bölüm 6

alman usulü yaşamamak

mezar taşları, isimlerimizin sırayla üzerine yazıldığı soğuk metalar olmalarının yanı sıra kimsenin kendi seçimiyle gelmediği ortak bir dünyada maalesef herkesçe kurulamayan; dostluğun, kardeşliğin ve barışın birer anıtı haline gelebilirler. farklı bir toplum ve kültürden gelmiş olan alman amca’nın hayat hikâyesi, gerek iş gerekse sosyal yaşantısında kurduğu sıcak dostluklarla ve bu dostlarıyla paylaştığı tatlı hatıralarla dolu. bu hayat hikâyesinin, aynı dili konuşup ortak bir geçmişe sahip olmasına rağmen anlaşamayan insanlara ders niteliğinde olduğunu düşünüyorum.

Kaynak : www.soykudergi.com

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*