Ölümsüz Denizanası Koranavirüs Tedavisi İçin Alternatif Olabilir Mi?

‘Turritopsis nutricula’ adı verilen denizanası, ömrünün sonuna geldiğinde ya da yaşamını sürdürebilecek koşulları bulamadığında, denizanasına dönüşmeden önceki evreleri olan ‘polip’e geri dönüyor.

Seneler önce ilk duyulduğunda ortalığı kasıp kavuran bir canlı… “Ölümsüz denizanası” olarak da bilinen, Turritopsis dohrnii. Ne yazık ki ilk popüler olduğunda, ismi de yanlış biliniyordu: Turritopsis nutricula olarak anılıyordu ve birçok kaynakta da bu şekilde yer aldı. Halbuki pratik olarak ölümsüz olan canlı, Turritopsis dohrnii türüdür. Bu tür, “biyolojik olarak ölümsüz canlılar” kategorisinde yer almaktadır. Bu kategorideki canlılar, fiziksel bir şiddete maruz kalmadıkları müddetçe asla ölmezler ve teknik olarak soylarını sonsuza kadar sürdürebilirler! Bu bakımdan, oldukça ilgi çekici ve merak uyandıran hayvanlar oldukları söylenebilir.

Dünya’da milyarlarca canlı türü yaşadı ve yaşıyor. Bunlara içinde bulunduğumuz hayvanlar familyası, besin piramidinin tabanındaki bitkiler, gözle görülemeyecek kadar küçük canlılar ve ne bitki ne de mikroskobik canlı olmayan fakat iki türden de bişeyler kapmış olan mantarlar da dahil. Bu canlıların hepsi doğuyor, tüketiyor/üretiyor, çoğalıyor ve ölüyor. Bu doğanın döngüsü.

Fakat bu döngüye karşı çıkan birkaç canlı var. Döngünün bütün evrelerini gerçekleştiren fakat “ölme” evresini atlayan canlılar. Bu canlılardan belkide en garibi “Turritopsis dohrnii”, yani bir tür denizanası. Bu denizanaları, diğer bütün canlıların yaşayabileceği gibi yaşlılıktan ölmüyorlar.

Bu marifetlerini hücrelerinin yapısına borçlu olan Turritopsis dohrnii, hayatına sınıfının diğer türleri gibi suda “Planula” isimli, yüzen bir larva olarak başlıyor. Larva tam olarak geliştikten sonra deniz tabakasına bağlanıyor ve burada birçok “Polyp” oluşturuyor. Polyp’ler, dallı yapıdaki bir form ve bu tür denizanalarının bir gelişme evresi yani canlının yaşamı bu noktada tam olarak başlamış sayılıyor.

Yeterince gelişen Polyp’lerin dallarında bulunan tomurcuklar açılıyor ve içlerinden yüzlerce denizanası çıkıyor. Bu noktada Turritopsis dohrnii’nin hareketli yaşamı başlıyor. Turritopsis dohrnii doğumundan sonra her canlı gibi büyüyor. Yetişkinlik evresine kadar avlanıyor ve ürüyor. Eğer şanslıysa, yani avcıları tarafından öldürülmezse, bizim “yaşlılık” olarak tanımladığımız evreye kadar geliyor.

İşler bu noktaya kadar normal fakat bu evreden sonra biraz garipleşiyor. Üremiş olan Turritopsis dohrnii, tam anlamıyla ölümü aldatıyor. Aşırı yaşlanınca vücudundaki bütün hücrelerin yapısını değiştiren Turritopsis dohrnii, hücrelerin son kalan enerjilerini kendilerini geliştirmeye değil, gençleştirmeye harcamalarını sağlıyor.

Bu işlemle gittikçe gençleşen denizanası, yaşamına başladığı evreye yani deniz tabakasında bir bitki gibi sabit bir şekilde tutunan Polyp evresine dönüyor. Bu evrede çiftleşmiş olan denizanası, hem eşinden almış olduğu döl örneği ile yeni denizanaları üremesini sağlıyor, hem de bu formundan tekrar genç bir denizanası olarak çıkıyor. Ayrıca Polyp evresine dönme işlemini sadece yaşlılıkta değil ayrıca aşırı stres, çevresel etkenler, başka canlıların saldırısı ve hastalık gibi durumlarda da gerçekleştirebiliyor.

(Polyp evresinden başlayarak sırasıyla; Dallanmış Polyp, Polyp’den yeni ayrılan yavru denizanası, yetişkinlik evresi, denizanasının gençliğe dönme evresi)

Araştırmalara göre bu işlemi sonsuza kadar tekrarlayabilen Turritopsis dohrnii, biyolojik olarak ölümsüz sayılıyor. 1996 senesindeki keşfinden beri bilim adamları, canlının DNA’larında saklı olan bu paha biçilemez özelliği insanlara uyarlamaya çalışıyorlar.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*